Özge Özder Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

24 Eylül 2020

Elif Özge Özder, 1 Nisan 1978 tarihinde Ankara’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.

Ismi: Elif Özge Özder
Doğum Tarihi: 1 Nisan 1978
Doğum Yeri: Ankara
Boyu: 1.62 m.
Kilosu: 50 kilo
Burcu: Koç
Göz Rengi: Kahverengi
Eşi: Sinan Güleryüz
Çocuğu: Yok
Kardeşleri: Tek çocuk
Instagram: https://www.instagram.com/ozzgeozder/
Evcil Hayvanları: Köpekleri var.

Ailesi: Tek çocuk, anne ve babası o daha minikken böldü.
2018 senesinde müzisyen Sinan Güleryüz ile ikinci evliliğini yaptı. Çiftin çocuğu yok. “Annem, dünyaya iyi bir anne olmak için gelmiş biri. Çok fedakarlık yaptı beni geliştirirken. Yaşamının odak noktası bendim. Ama işini de bakımsızlık etmezdi. İş çıkışı gelip yemeğimi pişirirdi. Ben hep onu örnek aldım. Tek çocuğum. Ama anneannem, dedem, kuzenlerimle kalabalık bir ailede geliştiğim için tek çocuk olmanın egosantrikliğini yaşamadım.

Çocukluk seneleri: Suskun, münazarayı-dövüşü öğrenmeyen, kendi halinde bir çocuktu.
Tokat atmanın ne olduğunu öğrenmezdi. Annesi bu istikametini törpülemek için çok uğraştı. “Bir gün bu zinciri kırdım. Sınıf dostlarımdan birinin poposuna hafifçe bir yerinizi incittim. İlkokulda da açıldım. Özgüvenim geldi, karakterim oturdu. Annem çalışıyordu. Onunla geliştim ama sık sık da anneannemde kalırdım. Dedemin de anneannemin de bende çok alın teri vardır. İkisine de bu surattan çok düşkünüm. Benim için ev, anneannemin eviydi. Minik, tek katlı ve tatlı. Anneannem terziydi.
Baklavası efsaneydi. Yaşı şimdi 80’i geçti. Gözlerimi yumduğumda o günlerle alakalı burnuma nişastalı kurabiye gibi şekerli bir koku geliyor.”

Eğitim yaşamı: Ortaokul ve liseyi Ankara Özel Yükseliş Koleji’nde okudu. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Kısmı’nden mezun oldu.

Oyunculuğa ilk adım: Televizyon serüvenine ‘Haziran Gecesi’ dizisinde canlandırdığı ‘Lale’ karakteriyle başladı.

Hangi proje ile parladı? ‘Dudaktan Kalbe’ dizisinde canlandırdığı ‘Prenses Cavidan’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

Şahsiyet özellikleri: Duyarlı, duyarlı, iyimser, azimli, gayretli, inatçı.
Bir şeyin üstüme çökmeye başladığını sezdiğimde dimdik durur, çaba ederim. Sabırlıyımdır. Ve umudumu yitirmem. Umuttur insanı yaşatan zira. Her şeyden umutsuzluğa kapılırsanız hayata devam edemezsiniz.”

Düşünce yapısı: Oyunculuğun tuzak bir iş olduğunu düşünüyor. Kendini çok kaptırmamak gerektiğine inanıyor. “Işimiz, bir tuzak. Kendini prenses gibi sezmeye gereksinimi olan herkesin, bir vakit sonra kendini gerçekten prenses gibi sezmesine neden olan bir iş.
Bu da vahim bir benlik. Oyunculuğunuza da hasarlı, zira insanlardan, yaşamdan uzaklaşıyorsunuz.”

Mutluluk kaynağı: Hayvanları çok hoşlanıyor. Köpekleri en büyük mutluluk kaynağı. “Hayvanlarla alakalı yaptığım çalışmalar hayal ettiğim yere henüz erişmedi. Sığınak açma mücadelesindeyim.”

İlk sinema filmi: Ömer Faruk Sorak/ Imtihan

Aşka bakışı: “Daha Öncekinden aşk için, ‘kalp çarpması, yaşam enerjisinin kaynağı’ tasam, şimdi belki yaşama bakışım da değişti, öyle diyemiyorum.
Size özel, üçüncü insanların meselelerini almadığınız, sıcacık, kapınızı itip her şeye kendinizi kapadığınız bir şey gibi geliyor şimdi.”

Yaşama bakışı: Kendisini, hayatın içinde olmaya itina gösteren, metroya binen, sette yemek kuyruğuna giren normal bir insan olarak belirliyor. Prenses gibi olmanın empati hünerini kaybettireceğini düşünüyor.
Bu surattan ben prenses değilim. Kendimi daha çok ziynetli bir köle gibi seziyorum ama gönüllü bir köle. Işime köleyim. Yaşamın sillesini yemedim. Çok büyük hayal kırıklıklarım da yok. Daha Öncekinden çok büyük, ehemmiyetli gelen şeyler şimdi iri bir hiç olarak görünüyor. Güvendiğim insanlardan sille yemişliğim vardır ama.”

İş yaşamına bakışı: Proje tercih ederken çok dikkatli davranıyor, içine sinmeyen önerilerin görüşmesine bile gitmiyor.
Para ise değerlendirmesini yaparken ikinci tasarıda. “Yaptığımız işte izleyicinin görüşleri çok ehemmiyetli. Dışarıdaki insanlar çok dobralar. Çocuklar da öyle. Örneğin bir çocuk oyununda çocuğu aldatmak olası değildir. Oynarsınız, sevmezse döner dostuyla muhabbet etmeye başlar. Ayıp filan dinlemez. Dışarıdaki insanlar da öyle ve onların fikirleri her zaman doğru çıkıyor. Neticede onlar için yapılıyor bunlar. Bizim camiada hep ‘Ay çok hoş olmuş’ derler.
Ben projelere çok dikkat ediyorum. Hatta ajanstan gelen çoğu görüşmeye gitmedim. Zira hiçbirinde olmak istemedim. İstedikleri kadar para versinler, hiç fark etmez. İçinde bulunmaktan sevmeyeceğim projelerin görüşmelerine dahi gitmem. Hep aynı şeyi açıklıyorum; tasarladığım kariyere yakışmayan bir şeyin ismi olmak kendi açımdan iyi değil. Nitelikli bir iş olsun, ben kenarında görüneyim, o daha güzel. Unutulurum diye düşünmüyorum. Bir döngüye inanıyorum.
Sahneye çıkamazsam can veririm. Onun haricinde parasal anlamda bir kasvete düşmediğim sürece televizyonda yer almak gibi bir hırsım da yok.”

Kariyer tasarıyı: Tiyatroda da ekranda da her seferinde peşinden koştuğu şey; değişik bir karakter egzersiz etmek. Hoş, çekici bir bayanı canlandırmayı seçmiyor. “Zira genelde dizilerdeki tam karakterlerin mukadderatları, başına gelenler belirli. O surattan bana azıcık klişe geliyor. Ben karakter oynamayı daha çok beğeniyorum.
‘Tepki toplarım. Makûs kızı oynamayayım, cici kız vakam’ diye düşünmem. Sıkıcı olur zati hep aynı tip insanı oynamak.”

Gelecek Hayali: Şu anda Kent Tiyatroları’nda oynuyor ve yapabildiği kadar çok tiyatro yapmak istiyor. İnsanlar ‘Kimler vardı tiyatro oyuncularından’ dediğinde, akıllarına gelmek istiyor. Ayrıca sinema filmi de yapmak istiyor. “Daha evvel sinema filmi yaptım, fakat ön tasarıya çıkan karakterlerden biri değildim.
Onlarla çalışmayı çok isterim. Nitelikli işlere imza atmak tasasındayım. Bir başrol hayalim de var var ama klişe bir başrol değil. Ben daha sansasyonel, daha tesadüfülmedik bir rol isterim. Bir şizofren olabilir örneğin.”

Çok uçuk bir hayali var mı? Jim Carrey’in oynadığı ‘Eternal Sunshine of the Spotless Mind’ isimli film gibi bir filmde oynamayı hayal ediyor. “Bir gün umarım Türkiye de o seviyeye kazanç ve ben de bir gün öyle bir rolde oynarım.
Ne kadar şahane olur. Londra’ya gitmeyi de çok istiyorum. Bir kursa gideceğim oyunculukla alakalı.”

Endişeleri: Çocukluğundan beri hayvanlarla özel bir gönül bağı var. Hayvanların yaşamındaki ve yaşama bakış açısındaki rolü çok büyük. “Böbürlü insaoğlu mevzunun hep insan olmasını istiyor. Oysa ben hiçbir canlının birbirinden farkı olmadığını düşünüyorum. Aynı yaradanın çocuklarıyız. Ama savaşlar, haksızlıklar, acılar dünyaya insanoğlunun armağanı ve gündemimizden hiç düşmüyor.
Ben onların acılarını dile getirmeyi vicdani bir mesullük olarak bakıyorum. Neticede dünyayı biz bu hale getirdik. Bazen ‘Hayvanlar için bunları yapıyorsunuz da insanlar için ne yapıyorsunuz?’ diye tepkiler geliyor. Iyilikten yana yapılan bir çağrının öznesinin denetlenmesi beni afallatıyor ve üzüyor. Vicdanımızın terazisi yerinde durdukça ve biz iyi insanlar yan yana durdukça iyileşeceğiz, iyileştireceğiz! Elinden yakaladığımız her çocuk iyi insan olacak öğreniyorum.
Sanatın ve sanatçının dilinin bağlanmadığı, hiçbir annenin ağlamadığı, hiç kimsenin öldürülmediği bir ülke diliyorum tüm kalbimle.”

Rol modeli: Annesi. “En iyi yol dostlarımdan biridir ve harika uyuşuruz. Rol modelimdir. Ayaklarının üzerinde duran, yakaladığını koparan bir bayandır. “

Evde ne yapar? Evde olmayı hoşlanıyor.“Evcimenim. Temizlik yapamıyorum, çünkü astım hastasıyım. O işleri yardımcım hallediyor.”

Hangi filmden etkilendi? ‘Koş Lola Koş’ adlı filmdeki kadın karakteri oynamayı çok isterdi. ‘Elizabeth’ filmindende etkilendi. “Çok güçlü bir kadın ve keskin roller bunlar. En çok da ‘Fight Club’taki Helena Bonham Carter’ın rolünü canlandırmayı isterdim. Benim derdim, zor bir işin altına girip, sınavdan geçmek.”

TELEVİZYON DİZİLERİ

2020- Sadakatsiz
2019 – Mucize Doktor / Kıvılcım
2019 Jet Sosyete/ Sema
2018- Koman Ailem/ Güzide Karaarslan
2017- Rüya/ Ruhsan Giray
2016/2017 – Umuda Kelepçe Vurulmaz /Perihan
2016 – Kehribar Adile Genstald Yarımcalı
2014/2015 – Ulan İstanbul /Sevilay Karam
2011 / 2014- Umutsuz Ev Kadınları /Emel Soylu Bingöl
2009 /2010– Ömre Bedel /Aylin
2007/2009 – Dudaktan Kalbe /Cavidan Meriçoğlu
2006 – İyi ki Varsın /Aslı
2005 – Emret Komutanım /Sultan Hemşire
2004 – Uy Başuma Gelenler
2004 /2006- Haziran Gecesi /Lale
2004 – Aşkın Mucizeleri
2003 – Estağfurullah Yokuşu /Didem
2002 – İyi Aile Robotu /Çağla
2001/2002- Dadi / Derya
2001- Çifte Bela