Seyhan Soylu ve Ata Çağlayan’ın yolları ayrıldı
Magazinn.com'a Google News'te abone olun
Abone OlSeyhan Soylu ve Ata Çağlayan aşkı bitti. Sisi’nin “Örfi Nikah”ı gibi ayrılığı da yeni bir tartışma konusunu ateşledi. Sisi diyor ki: “Eşinizin karşı cinsten birine masaj yaptırmasına izin verir misiniz?”
Seyhan Soylu sosyal medyasındaki Ata Çağlayan’la paylaştığı bütün fotoğraflarını sildi. 90 günlük aşka veda etti. Tüm duygusallığını cümlelere dökerek sevdikleriyle paylaşıp ilan etti. İşte o paylaşım:
“VEDA TRENİ – ( BİTTİ )
– Hayırlı olsun diye çıkılan yolda, hayra alamet olmayan şeyler yaşanırsa, kanırtıncaya kadar can acıtılmaya başlanırsa, Sevgi labirentinde Hamster gibi aşk peynirini bulmak için mücadele etmek bana uygun bir yaşam formasyonu değil
Hiç kimse ayrılsın diye beraber olmaz, nefret etsin diye de birine âşık olmaz.
Evet, ilişki bitti diye yok canım ben sevmedim, âşık olmadım diye egolu raconlar kesecek kalibrasyonda biri hiç değilim.
Fakat ilişkinin kangren olmaya başladığını görüp tedavisi imkânsız olduğunu göz göre göre de parmak yerine candan olmayacak kadarda önce Allah’ı sonra kendimi severim.
Kendimi severim, Ailemi severim, Toprağımı, Bayrağımı kısaca hak edeni severim ve ne yalan söyleyeyim âşık olmayı da çok severim.
Fakat Aşk, iki kişiliktir. Yitik bir ezgisin sadece Tüketilmiş ve düşmüş gözden; Düşlerinde bir çocuk hıçkırır Gece camlara sürtünürken; Çünkü hiç bir kelebek Tek başına yaşamaz sevdasını, Severken hiç bir böcek Hiç bir kuş yalnız değildir.
Bu yüzden Endorfin aşkı severim.
Bu yüzden aşık olduğum adama inanılmaz özverili, fedakar, sadakatli ve hoşgörülü olurum.
Ne zamanki aşk benden gidecek olsa aşktan önce bavulumu toplar ve ben beni hak etmeyen aşktan sonsuzluğa, hakka giderim.
Hem de dönüşü olmayan yola giderim.
Ve bavulumla VEDA TRENİ ‘ ne binmek için uğurlayan yolcu misali istasyona geldim.
VEDA TRENİ ‘nin en palikarya kompartımanında peş peşe gelen sağlık durumlarımdan zaten yerim hazırdı.
VEDA TREN’nin camından istasyona bakıp acaba yolcu edenim var mı diye bakacak mecalim de yoktu.
Gözüm bavulumun içindeki ‘’ Prenses Sisi” nin kitabına takıldı ve okumaya başladım.
“ Ben sana en kutsal, özel sevgileri sunmayı sevdiğim gibi vedaları da özel severim.
Amma Boşanırsa keder zincirlerinden gözyaşları prangalara Alcatraz Hapishanesinin duvarlarından çığlıklar firar eder.
Biz hayatta ne depremler, seller, yangınlar gördük mücbir sebep görmedik. Biz ne rüzgâr, kasırga, şimşek, gök gürültüsü duyduk Beethoven ‘dan romantik senfoni zannettik. Biz geçmişte ne mermiler, bıçaklar yedik, isteseydik çelik yelek giyerdik. Giymedik
Biz hep seven olduk. Ve hep seveceğiz.” yazıyordu kitapta.
Ve VEDA TRENİ ERKEN KALKTI.”