Magazin

GENÇ BEHZAT UYGUR: “ADIM ADIM YÜKSELECEĞİM”

Akşam’dan Emine Bıyık; Behzat Uygur Jr. ile söyleşti…

ADIM ADIM YÜKSELECEĞİM


Oyunculuk hiç aklımda yoktu. Ben hep kamera arkasına ve müziğe ilgiliydim. 10 yıllık televizyonculuk geçmişim var ve işimi çok seviyorum. Mesleğimden asla vazgeçmeyeceğim de… Fakat zamanı geldiğine inandığım ve hissettiğim için müzik yolunda bir adım attım. Şimdi de farkındayım ki bu yolda da devam etmem gerekiyor. Çocukluk hayalimle yola çıktım… Aslında hayatıma yön veren bir yol vardı; televizyonculuk… Şimdi de şarkıcılık eklendi. Her şey beklediğimden çok daha güzel gidiyor ve inanıyorum ki hayalini kurduğum yerlere geleceğim. “Dolunay”a ve kendime çok güveniyorum. Hissettiğim ve hissettirebileceğime inandığım sürece yeni şarkılarla müzikseverlerin karşısında olacağım… Şu anda en çok istediğim şey dinleyenlerimle birlikte şarkılarımı söylemek. Hiçbir zaman genç kızların çığlıklar atıp adımı haykırdığı konserler hayal etmedim. En büyük hedefim 7’den 70’e herkesin kendinden bir parça bulabileceği, kalbinin bir köşesine dokunacak şarkılar yapmak…

SAMİMİYETSİZ DEĞİLİM

Her şeyden önce kendim olmam ve başka bir kişiliğe bürünüyor oluşum en büyük artım. Yapmacık ve samimiyetsiz değilim. İnsanlar da bunu seviyor ve görmek istiyor. Daha önce de dediğim gibi karşımdakine duyguyu geçirebildiğime inanıyorum ve bunu başardığım sürece adım adım yükseleceğim. Babamla ilk konuştuğumuzda “Sana tek bir şey söyleyeceğim” dedi. Bu da “İyi ya da kötü ol ama kendin ol”du… Behzat Uygur’un oğlu olmaktan önce Nejat Uygur’un torunu olmanın saygınlığı ve ağırlığı var üzerimde. Uygur Ailesi›nin sanat camiasında üçüncü nesil olarak inanılmaz gururlu ve onurluyum. Ben ailemden çalışmayı ve samimi olmayı öğrendim. En büyük artısı en doğru kişilerden en doğru öğütleri alabiliyor olma fırsatımın olmasıdır.

ERCAN SAATÇİ KEŞFETTİ

7-8 yaşlarında tanıştım. Beni Ercan Saatçi keşfetti. Bir anda ellerimi tuttu ve “Bu çocuk piyano çalmalı” dedi. Hemen evine götürdü ve piyano başına oturttu. Ertesi gün de dedem Hüseyin Güler bana kuyruklu bir piyano hediye aldı. Yaklaşık 2 sene piyona eğitimi aldım. Hâlâ da o piyano duruyor ve eskiden ara ara başına geçerdim ama şimdi neredeyse bütün zamanım onunla geçiyor. Şu an en büyük hayalim insanların karşısına canlı performansla çıkmak. Canlı canlı şarkılarımı seslendirmek ve dedem Nejat Uygur’un şiirlerinden birini besteleyip söylemek…

UZUN YILLAR BUZ HOKEYİ OYNADIM

Çocukluğumu düşündüğümde hep kalabalık aile gelir aklıma… Hep bir arada yenen yemekler sohbetler… Onun yanı sıra çocukluğumda uzun yıllar buz hokeyi oynadım ve en çok bulunmayı sevdiğim yer buz pistiydi… Bütün günüm pistte geçerdi. Yaklaşık 2 buçuk sene İngiltere’de yaşadım ve anlamı çok büyüktür. Orada büyüdüm diyebilirim.

BİLET SATMAK ÇOK KEYİFLİYDİ

Baba mesleğine bir yerden el atmak gerekiyordu. Ben de sahnede kendimi görmediğim için hep arka tarafta çalıştım. O yaşlarda bilet satmak inanılmaz keyifli geliyordu bana. Çalışmak için babamlarla birlikte Balıkesir turnesine gitmiştim. Otelin yan sokağına seyyar gişe açmıştım, bilet satmak için… Her gün de babamı erken uyandırıyordum “Hadi gelin gişeye” demek için. Çünkü onlar gelince daha çok bilet satıyordum, hemen tükeniyordu (gülüyor). İlk paramı 10 sene önce Ahmet Çelenk ile çalışırken kazanmıştım, bir televizyon programında… O parayla da ailemi yemeğe götürmüştüm.

İlgili Haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu